21 Aralık 2015 Pazartesi

Büyüme Geriliğinde Erken Teşhisin Önemi




Çocuklarımızın büyüme geriliği için büyüme hormonu yetersizliğini, çocuğun boy veya kilosunun yaşıtlarına göre geri olması şeklinde tanımlarken, bunun daha çok boy kısalığı şekliyle kendini gösterdiğini ifade edebiliriz. Boy kısalığının genetik, yapısal, organik, çevresel nedenlere bağlı olabileceği gibi sağlıklı bir çocuğun ergenlikte kızlar için yılda ortalama 8-9 cm ve erkekler için 10-11 cm aralığında uzamasının normal olduğunu doktorlarımız belirtiyor.

Büyüme hormonu azlığının keşfinde her hastalıkta olduğu gibi erken teşhisin önemli olduğunu ve uyarıcı belirtilerin erken keşfinde ailelere çocuklarının kıyafetlerinin takibini düzenli olarak yapmalarını ve genetik unsurları da göz önünde bulundurarak yaşıtları ile büyümelerinin karşılaştırılması gerekiyor.

Ortalama olarak bir çocukta, 0-1 yaşta 25 cm, 1-2 yaşta 12 cm, 2-4 yaş arası yılda 7 cm, 4 yaş-ergenlik arasında 5-6 cm, ergenlikte kızlarda ortalama 20,5 cm, erkeklerde 27,5 cm uzama bekleniyor.Aksi takdirde doktora danışması gerekmektedir
.
Sağlıklı büyüme için Proteinden zengin, dengeli bir beslenme şekli olması gerekiyor. Karbonhidrat ve yağ içeren, meyve ve sebze içerikli doğal beslenme ürünlerinin aşırıya kaçmadan tüketilmesi çok önemlidir.Çocuklar için uyku saatinin çok önemli olduğunu vücudun dayanıklılığını arttırması ve büyümeye pozitif etkisi açısından basketbol, voleybol ve yüzme gibi sporların yapılmasının da çocuklarımızın büyümesine çok büyük katkı sağlamaktadır.


Yeni Yıl İçin Alınabilecek En Güzel Hediye

Şimdi yazının başlığına bakıp hemen uçak, araba, sonsuz para diyeceğimi düşünüyorsunuz biliyorum ama bu sefer başka bir hediyeden bahsedeceğim. Yılbaşı yaklaşırken evde aile üyeleri tarafından gizli gizli işler çevrilmeye başlar. Herkes kendi hediyesini en güvenli yere saklamaya çalışır aynı zamanda diğerlerinin hediyelerini bulmaya çalışır. Bu yıl evde yılbaşı için hediyemi biraz erken buldum. Gardırobun en arkasında hışırdayan bir torba içerisinde hediye saklanırsa olmaz.
Neyse ben şu hediye kısmına geçeyim. Daha gelmeyen yılbaşının hediyesi: Oral-B şarjlı diş fırçası. Denemeye çekiniyordum ama hediye gelince keşke daha önce alsaymışım dedim kendi kendime.
Oral-B, profesyonel diş temizleme aletlerinden esinlenerek tasarlamış bu şarjlı diş fırçaları ile mükemmel bir temizlik deneyimi sunuyor. Diş plaklarını temizlemekte manuel fırçalardan çok daha etkili bir sonuç veriyor, ilk kullanımdan sonra bile daha önce sanki hiç bu kadar iyi dişlerimi fırçalamamışım gibi hissettim. Üç boyutlu oynar başlık sayesindeyse normal bir fırçanın yapamayacağı kadar hareket edip, normalde ihmal ettiğimiz ulaşamadığımız yerlere bile ulaşıyor. Fırça başlıkları dişleri tamamen sararak birçok noktaya temas ediyor ve muhteşem sonuçlar almamı sağlıyor.
Ağız bakımına çok önem veren birisi olarak bu benim için en iyi yılbaşı hediyesi oldu. Siz de yeni yılda sevdiklerinize Oral-B şarjlı diş fırçası hediye ederek onları mutlu edebilirsiniz.
Ürünleri incelemek ve yılbaşı indiriminden yararlanmak için tıklayınızBu arada, Burcu Esmersoy'lu videosunu da paylaşmadan duramadım :)

Bir boomads advertorial içeriğidir.

18 Aralık 2015 Cuma

Proteinlerin Çocuk Gelişimine Önemi



Çocuklar yaş grupları ne olursa olsun devamlı bir büyüme ve gelişme süreci içindeler. Enerji ve besin öğeleri ihtiyaçlarının karşılanması da, bu büyüme ve gelişme sürecine ayak uyduracak seviyede olmalı. Çocukların bu dönemi sağlıklı bir şekilde geçirebilmek için ihtiyaç duydukları en önemli besin öğelerinden birisi ise proteindir. Büyüme ve gelişmenin sağlanması dışında, sağlıklı ve kaliteli büyümeyi de yine proteinler sağlar.

Banvit’in desteğiyle İstanbul, Ankara, İzmir illerinde ebeveynleri gözetimindeki 751 çocuğa uygulanan anket sonuçlarında göre, çocukların %59’u günlük olarak yeterli protein alamıyorlar.

Çocuklar için gerekli olan aminoasitlerin tamamını içerir, demir başta olmak üzere büyümenin devamlılığını sağlayan besin öğeleri açısından zengindir. Tavuk eti tüketiminin çocuk beslenmesinden çıkartılması veya azaltılmasının, büyüme ve gelişmeyi farklı şekillerde etkilemesi (bodurluk – düşük veya yüksek kilo vb.) kaçınılmaz sonuçlar doğurur.

Çocuklarda kısa boy, zayıflık ve şişmanlık gibi gelişmenin iyi gitmediğinin göstergelerini sadece beslenme belirlemez elbette, ancak beslenme en önemli ayraçlardan biridir! Son dönemlerde tavuk ve ürünlerinin tüketilmesine ilişkin yapılan spekülasyonlar, protein tüketiminin önüne konulmaya çalışılan bir engeldir. Tavuk etinin de içinde yer aldığı hayvansal protein kaynakları mutlaka beslenmemizde yer almalıdır.

Ülkemizin ekonomik şartları düşünüldüğünde tavuk eti herkesin daha rahat satın alabileceği, kaliteli bir protein kaynağı. Tavuk eti çocuklar için gerekli olan elzem aminoasitlerin tamamını içerir, demir başta olmak üzere büyümenin devamlılığı için gerekli olan pek çok besin öğesini sağlar. Tavuk eti tüketiminin çocuk beslenmesinden çıkarılmasının veya azaltılmasının büyüme ve gelişmeyi farklı şekillerde etkilemesi (bodurluk – düşük veya yüksek kilo ) kaçınılmazdır.

Çocukların besin gereksinimleri üç yönden yetişkinlerden farklıdır. Enerji harcaması vücut ölçüsünün birimi başına yetişkinlerden oldukça yüksektir. Çünkü büyüme süreci önemli miktarda enerji harcaması gerektirir. Yeni dokuların yapımı, protein, mineral ve vitaminlere olan gereksinimini artırmaktadır. Sindirim sisteminin özellikleri ve kendi kendine yemek yeme yeteneklerinin sınırlı oluşu, çocukların diyetinde belirli besinlerin bulunmasını ve bunların belirli şekilde hazırlanmasını gerektirir.

Şimanlık, zayıfık, kısa boy bunların hepsi çocukların yeterli gelişip gelişmediğinin göstergeleridir. Olması gerektiği gibi gelişen ve sağlıklı - dengeli beslenen çocukların bedensel göstergeleri kadar, okul başarılarında artma, özgüvenlerinin yeterli olması, sağlıklı beden algılarına sahip olmalarını da sağlamış oluruz. Sağlık bir bütündür, bedensel ve ruhsal iyilik anlamına gelir.



Çocukların protein gereksinimi yüksektir. Bedenin oksijen taşıma, mikroplarla savaşma, dokuları besleme gibi yaşamsal pek çok işlevi özel proteinler aracılığı ile gerçekleşebilir. Bu özel proteinlerin oluşturulması için de besinlerle yeterli protein almak gerekir. Çocukların sağlıklı büyüme ve gelişme gösterebilmeleri için proteinden zengin besinleri yeterince tüketmeleri gerekir. Günlük protein gereksiniminin yarıdan fazlası et, süt, yumurta gibi iyi kalite proteinden sağlanmalıdır.

Protein yetersizliği yalnız miktar yönünden değil kalite yönünden de önemlidir. Yetişkinler düşük kaliteli proteinlerle gereksinimlerini karşılayabilirler, fakat çocuklar için mutlaka bir miktar iyi kaliteli protein sağlanmalıdır. Çocukluk çağında besinlerle alınan azotun %33 - 39‘unun elzem aminoasitlerden sağlanması gerekmektedir. Yetişkinlerde bu oran %15‘dir. Elzem aminoasitler yeterince vücuda alınmadığında vücut dokuları için protein sentezi yavaşlayacaktır.

Protein yetersizliği, vücudun protein dengesini eksi duruma getirir. Bu durumda vücut kendi dokularını kullanarak metabolizmayı sürdürür. Bunun sonucu olarak büyüme durur, sonra vücut ağırlığı azalmaya başlar. Vücudun direnci azaldığından hastalıklara yakalanma olasılığı artar, hastalıklar uzun sürer ve ağır seyreder.


Protein kan hücreleri ve hemoglobin yapımı için gerekli olduğundan protein yetersizliği anemi ile de ilgili olmaktadır. Protein yetersizliğinde ince bağırsak mukozalarında bozukluklar oluştuğu ve böylece besinlerin sindirilip emilmesinin güçleştiği bilinmektedir.

Protein yetersizliğinin en önemli nedenlerinden biri de ailenin gelir düzeyidir. Örneğin hayvansal protein kaynakları pahalı olmaları nedeniyle sıklıkla satın alınamaz.

Son dönemlerde gündeme getirilen tavuk ve ürünleri, süt ve ürünleri ile yumurtanın tüketilmesine ilişkin yapılan bir takım yanlış açıklamalarda protein tüketiminin yetersizliğinin sebeplerinden biri olmaktadır. Kırmızı et ve balık ekonomik sebeplerle satın alınması daha güçken, yumurta, tavuk ve süt gibi kıymetli ve elzem proteinleri içeren protein grubunun satın alınması ekonomik olarak daha kolaydır. Araştırmalar, ailedeki hayvansal protein yetersizliği ile malnutrisyon arasındaki ilişkinin çok önemli olduğunu göstermektedir. Bizim ülkemizde protein yetersizliği genellikle enerji yetersizliği ile birlikte görülmektedir. Küçük çocuklar halk diyetinin esası olan tahılları yeteri kadar yiyemedikleri ve diyetlerine kolayca sindirebilecekleri proteinden zengin et, tavuk, süt - yumurta gibi yiyecekler eklenmediği için enerji ve protein gereksinimleri karşılanamamaktadır. Bunun sonucunda ülkemizde özellikle köylerde ve kentlerin sosyo-ekonomik düzeyleri düşük gruplarında okul öncesi çocukların %10 - 42‘sinde büyüme geriliği görülmektedir.

Çocuklarda Ateş Nasıl Oluşur ve Nasıl Tedavi Edilmelidir?



Ateş; vücut ısısının normal sınırların üzerine çıkması olarak tanımlanmaktadır. Çoğu zaman ailelerde panik duygusuna neden olsa da iyi tarafı vücudun enfeksiyonla savaşma yollarından biri olmasıdır. Tüm ateş yüksekliklerinin tedavi edilmesi gerekmeyebilir.

Çocuk ve Bebeklerde  ateş nasıl oluşur?

Vücut ısısı beyinde hipotalamus adı verilen bölgede kontrol edilir. Burada vücut ısısını 37 oC civarında tutmak üzere bir termostat sistemi bulunur. Enfeksiyonlarda veya bazı hastalıklarda bu sistem, bir savunma mekanizması olarak vücudun ısısını arttırır.

Normal vücut ısısı; kişiden kişiye, yaşa, günün saatine, ölçümün yapıldığı vücut bölgesine, çevre ısısı gibi dış etkenlere bağlı olarak değişkenlik gösterir. Bebeklerde vücut ısısı daha yüksektir, bir yaş civarında erişkin yaş düzeylerine doğru bir düşüş gösterir. Bu hafif düşüş ergenlik dönemi boyunca da devam eder. Kızlarda 13-14, erkeklerde 17-18 yaşlarında sabit hale gelir. Sabahtan akşama doğru vücut ısısında 0,5-1 oC artış gözlenir. Gün içinde en düşük değerler sabah 05.00-07.00, en yüksek değerler akşamüstü 16.00-19.00 saatleri arasında saptanır. Ateş nedeni ile acil servislere başvuruların 16.00-24.00 saatleri arasında olduğu saptanmıştır.


Çocuk ve Bebeklerde ateş hangi durumlarda yükselir?
Enfeksiyonlar, ateşin en sık nedenidir. Ateş enfeksiyona karşı doğal bir savunma mekanizmasıdır.
Aşırı giyinme; özellikle yenidoğan bebekler, ısı kontrolü henüz tam gelişmediğinden, aşırı giyinme ve çevre ısısı gibi etkenlerden daha fazla etkilenirler.
Aşı uygulamaları sonrası bazen hafif ateş yükselmeleri olabilir.
Diş çıkarma sırasında da hafif ateş yüksekliği görülebilir. Ancak bunun 38 oC üzerinde olması beklenmez.

Çocuklarda ateş ölçerken hangi tip termometre kullanılmalı?

Hangi tip termometre kullanırsanız kullanın, doğru kullandığınızdan emin olmak için kullanım kılavuzundaki uyarıları dikkate alın.

Dijital termometreler: Genellikle en hızlı ve kesin ölçüm sonuçlarını verirler. Çeşitli şekillerde ve boyutlarda olanları vardır. Ağızdan, makattan, koltukaltından ölçüm yapabilen türleri vardır. Genellikle ısı sensorunun bulunduğu esnek ve plastik bir uca sahiptir ve kolay okunabilir dijital bir göstergesi vardır.

Elektronik kulak termometreleri: Timpanik (kulak zarına ait) ısıyı gösterir. Kullanımı hızlı ve kolaydır. Dijital termometrelere göre daha pahalıdırlar. 3 ay altındaki bebeklerde dış kulak yolu dar olduğu için kullanımı önerilmemektedir.

Alın termometreleri: Küçük bebeklerde kulak termometrelerine alternatif olabilir. Ancak makat ölçümü kadar kesin sonuç vermez.

Emzik şeklinde termometreler: Çok güvenilir değildir. 3 ay altında bebeklerde kullanılmamalıdır. Ağızda birkaç dakika hareketsiz tutulması gerektiğinden kullanımı neredeyse imkansızdır.

Cıvalı cam termometreler:
Daha önceleri en sık kullanılan termometreler olmasına karşın cıva içermesi ve kırıldığında cıvaya maruz kalma olasılığı nedeniyle tercih edilmemektedir.


Çocuklarda ve bebeklerde ateş nereden ölçülmeli?

Ateş makattan, koltukaltından, dilaltından ve kulaktan ölçülebilir. Dilaltı ölçümü çocuklarda pek tercih edilmemektedir.

Makattan ölçüm: İç vücut ısısına en yakın ve en güvenilir ölçümdür. Ancak rahatsızlık hissi ve özellikle yenidoğanlarda rektum hasarı gibi yan etkileri nedeniyle sık kullanılan bir yöntem değildir. Makattan ölçümde 38 oC nin üzeri ateş sayılır.

Koltukaltından ölçüm: Basit ölçüm tekniği nedeniyle sık kullanılır. 37.3 oC nin üzeri ateş kabul edilir.

Kulaktan ölçüm:
Hızlı ve kolay uygulanabilir olması nedeniyle sık kullanılır. Kontrollerde aynı kulaktan ölçüm yapılmalıdır. Kulaktan ölçümde 37,8 oC üzeri ateş kabul edilebilir.

Çocuk ve Bebeklerde ateş hangi durumlarda tedavi edilmeli?


Ateş çoğu zaman endişe verici olmasına karşın vücudun bir savunma mekanizması olduğu unutulmamalıdır. Çoğu zaman sadece çocukta rahatsızlık hissi ve hasta görünüme yol açıyorsa tedavi gerektireceği unutulmamalıdır. 38,9oC’nin altındaki ateşte çocuk iyi görünüyor, rahatsızlık hissi yoksa ateş düşürücü vermek gerekmeyebilir. Ancak 3 ay altındaki bebeklerde oluşan ateş yükseklikleri mutlaka doktor tarafından değerlendirilmelidir.

Ateşli bir çocukla karşılaştığınızda ilk önce yapmanız gereken üzerindeki giysileri çıkarmak olmalıdır. Ateşli çocuk titremektedir ve üşüme hissi vardır. Bu nedenle yanlışlıkla çocuk soyulması gerekirken, kalın giysiler giydirilmekte ve üzeri örtülmektedir. Bu tür davranışlardan kaçınılmalıdır. Ortam ısısının 22-24 oC nin üzerinde olmaması sağlanmalı ve bol sıvı verilmelidir. Ilık duş aldırmak da yararlı olacaktır.

Tedavide en çok parasetamol, ibuprufen gibi ateş düşürücüler kullanılmaktadır. Asetil salisilik asit içeren ateş düşürücüler, 12 yaş altında çocuklarda bazı viral hastalıklar sırasında kullanıldığında Reye Sendromu denilen ciddi bir hastalığa yol açabileceğinden kullanılmamalıdır.

Çocuklarda ateş hangi durumlarda ciddi bir hastalık belirtisi değildir?
  • Çocuk etrafla ilgili ve oyun oynuyorsa
  • İştahı ve sıvı alımı normalse
  • Size gülümsüyorsa
  • Cilt rengi normalse
  • Ateşi düşürüldüğünde iyi görünüyorsa endişelenmenize gerek yoktur.


Çocuğunuz ateşlendiğinde ne zaman doktora götürmelisiniz?
  • 3 aydan küçük bebeklerde 38 oC nin üzerinde ateş ölçümü
  • Ağızdan yeterince sıvı alamadığını düşünüyorsanız
  • İdrar miktarında azalma, dilde kuruluk, göz kürelerinde çöküklük gibi sıvı kaybı belirtileri varsa
  • Tekrarlayan kusma ve ishali varsa
  • 3 günden uzun süren ateşi varsa
  • Sürekli ağlıyorsa
  • Aşırı huzursuz görünüyorsa
  • Ciltte döküntüleri varsa
  • Ciddi baş ağrısı varsa
  • Solunum sıkıntısı varsa, doktorunuzu arayın.

17 Aralık 2015 Perşembe

Sömestr tatili için harika bir öneri: The Underwater Paradise

Bilinmeyen diyar Bubblelandia’nın büyüleyici güzelliği, drama, pandomim, dans, kukla ve kum sanatının tüm sürprizleriyle birlikte gün yüzüne çıkıyor. Şaşırtıcı lazer gösterileri, özel efekt ve ışık şovlarıyla harmanlanan ve her yaştan izleyicinin büyük keyif alacağı bu muhteşem şov “The Underwater Paradise” sömestr tatilinde İstanbul’da ilk kez izleyiciyle buluşuyor.

Her yaş için eşsiz ve mükemmel bir deneyim
IEG Live ve 73 Organizasyon işbirliği ve Finansbank ana sponsorluğunda İstanbul’a gelecek olan The Underwater Paradise, 3 boyutlu sahnede izleyicilere rengarenk bir dünyanın kapılarını aralıyor. 29-30-31 Ocak 2016 ve 6-7 Şubat 2016 tarihlerindeVolkswagen Arena’da gerçekleştirilecek olan muhteşem şov, sualtı dünyasının “Küçük Deniz Kızı”, “Altın Balık” gibi klasiklerden de bazı referans ve alıntılarla, her yaştan izleyicinin içinde kendini bulabileceği modern bir peri masalı sunuyor.
 

Sömestr tatilinin sürprizi
Ekim 2011’de Letonya’da ilk kez sahnelenen The Underwater Paradise, İtalya, İngiltere, İsviçre, Rusya, Katar, Endonezya, Lübnan ve Çin’de onbinlerce kişi tarafından izlendi. Özel efektler, ışık şovları ve müzikleriyle izleyenleri büyüleyen gösteri, seyircilerle interaktif bir şekilde ilerlemesi nedeniyle çocuklar kadar yetişkinler tarafından da büyük ilgi görüyor.

Mutlu bir diyar
Günlük koşuşturmalar sırasında sihirli bir şekilde renkli bir diyara ışınlanan Bay B.’ye denizatları, ejderha balıkları, deniz yıldızları, denizkızları, palyaço balıkları ve bu diyarın birbirinden renkli yerlileri eşlik ediyor. Bu eğlenceli dünyanın kapıları, 29-30-31 Ocak 2016 ve 6-7 Şubat 2016 tarihlerinde Volkswagen Arena’da aralanıyor. Hayallerin gerçeğe dönüştüğü gösterinin biletleri Biletix’te…

Çocuklar İçin Adım Adım Gelişim Seti



Türkiye’nin ilk ve tek, 9-48 ay arası minikler için hazırlanan gelişim seti “Adım Adım” ile bebekler eğlenceli vakit geçirirken; zihinsel gelişimlerinin yanı sıra dil, motor, duygusal ve sosyal gelişimlerine de destek oluyor.

Uzman pedagog ve psikologlar tarafından ülkemizde hazırlanan “Adım Adım Gelişim Seti”; piyasaya çıktığı günden bu yana yarım milyon ürününü ailelerle buluşturdu. Doğumdan sonra dokuzuncu aydan itibaren kullanılmaya başlanan interaktif eğitim ve gelişim seti “Adım Adım”; miniklerin zihinlerinin öğrenmeye en yatkın olduğu 48. aya kadar planlı gelişim sağlarken, akranlarına kıyasla fark yaratmalarına ve gelecekteki eğitimlerinin daha nitelikli olmasına olanak tanıyor.

Her ay yeni aktiviteler, yeni keşifler

Her aya özel hazırlanan Adım Adım Gelişim Seti’nin içinde aileleri; “Bebeğimle nasıl daha nitelikli vakit geçirebilirim?” endişesinden kurtaracak birbirinden ilgi çekici aktiviteler yer alıyor. İlgili aya ait gelişim tablosu, oyun malzemeleri, aktiviteler için ebeveynlere yönelik öneriler, her aya özel kitaplar, yaratıcılığını ve hayal gücünü geliştiren hikayeler, uzman pedagog ve psikologlar tarafından hazırlanmış makaleler… Bunlara ek olarak sisteme üye olan aileler, kendilerine özel şifrelerle sisteme girip çocuklar tarafından seslendirilen çocuk şarkılarına ulaşabiliyorlar.





Dokun, Gör, Say, Oku

Adım Adım Gelişim Seti’nde bulunan farklı materyallerden yapılan malzemeler, bebeklerin ve çocukların “dokunma” duyusunu geliştirirken ince motor gelişimlerini desteklemeye aracı oluyor. Böylece nesnelerin beraberliklerini de keşfediyorlar. Şekilleri ve renkleri öğrenerek “görsel” uyarılara cevap verip mekânsal ilişikleri anlamakta zorlanmıyorlar. Sıraları izleyip, sayıları öğrenip şekilleri de hatırlamasına yardımcı olan “Adım Adım”; çocukların ‘saymayı’ ve matematik kavramlarını erken aylarda keşfetmesini sağlıyor. Tüm bunlara ek olarak alfabeyi ve kelimeleri öğrenip, kendilerini rahatça ifade etme yeteneklerini geliştiren set, iletişimlerini güçlendirerek, okumaya bir adım daha yaklaştırıyor.

Adım Adım Gelişim Seti ile ebeveynler ve çocuklar karşılıklı duygu alışverişinde bulunuyor. Bu duygu alışverişi, keyif alma hali, aynı şeyle ilgilenme durumu, keşfetmekten alınan mutluluk, çocuğun zihinsel, sosyal ve duygusal gelişimine destek oluyor.

14 Aralık 2015 Pazartesi

Çocuklarda Zeka Gelişimi


Bugünkü konum çocuklarda zeka gelişimi, zeka gelişimine neler etki eder. Her anne-baba çocuklarının zeka kapasitesinin yüksek olmasını ister. Ancak çocuğun zeka gelişiminin sağlıklı olabilmesi için anne adayının gebelik döneminde kendine çok dikkat etmesi gerekir. Çocuğun beyin hücreleri anne karnındayken oluşmaya başladığından beslenme ve uyku düzenine özen gösterilmelidir. Özellikle sağlıklı bir beyin ve sinir sistemi gelişimi için haftada 1 defa mutlaka balık tüketilmelidir. Ayrıca stres ve kaygı yaratan durumlardan da mümkün olduğunca uzak durulmalıdır.

Zeka; bireyin doğuştan sahip olduğu, kalıtımla kuşaktan kuşağa geçen ve sinir sisteminin işlevlerini kapsayan; deneyim, öğrenme ve çevre etkisiyle biçimlenen bir bileşimdir.

Sözel anlayış, akıcı konuşma, sayısal yetenek, alansal ve uzay ilişkileri, hafıza ve mantıklı düşünme gibi yetenekler zeka ile birlikte anımsanır.

Zeka gelişimi anne karnında başlar

Çocuğun beyin hücrelerinin anne karnındayken yani gebeliğin ilk 3 ayında başladığını belirten Central Hospital’dan Çocuk Nörolojisi Uzmanı Dr. Aydan Angay, “Diğer tüm hücrelerden daha hızlı çoğalarak doğumdan sonraki ilk yıl boyunca devam eder. Nöronları besleyen ve bir arada tutan destek doku hücreleri (gliyal hücreler) de bu dönemde oluşur. Tüm bu hücreler çocuğun yaşamı boyunca kullanacağı zekanın temelini oluşturacağından anne adaylarının hamilelik süresince kendilerine çok dikkat etmesi ve iyi bakması oldukça önemlidir.” dedi.

5 yaşına kadar şekilleniyor

Çocukların zihinsel gelişimi 5 yaşına kadar şekillenir. Zekanın yaklaşık yüzde 80’i bu yaşa kadar oluşur. Çocuğu tüm hayatı boyunca etkileyecek zihinsel-anatomik yapılar, beceriler ve sosyal özellikler bu sayede gelişir. Bu nedenle çocuğun zeka gelişimi için en önemli dönemler okul öncesi yıllarıdır. Bu yıllarda çocuğun kişilik gelişimin temeli de atılmış olur.




Zeka ve Başarı:

Üstün zekalı bir bireyin toplumda başarılı olacağı varsayılsa da, dış etkenler ve hayat şartlarındaki değişikliklerle bu süreç değişebilir. Toplumu oluşturan kişilerin ancak yüzde 2’lik bir bölümü 130 ve üstünde IQ derecesine sahiptir.

Gebelik aşırı stresli geçtiyse çocuk etkilenebilir
Anne adayının hamilelik dönemindeki duygusal durumu da bebeğin zekasını etkileyebilir. Gebeliğini aşırı kaygılı, korkulu, öfkeli, mutsuz ve stresli geçiren anne adaylarının çocukları ileriki dönemlerinde aşırı hassas olabilir. Yoğun yaşanan duygular, bazı kimyasal maddelerin vücuda yayılarak anne karnındaki bebeğin dolaşım sistemine geçmesine sebep olabilir. Bunun sonucunda da bebeğin beyin işlevleri önemli derecede etkilenebilir. Yapılan araştırmalarda depresyona eğilimi olan annelerin çocuklarında az da olsa farklı beyin faaliyetleri olduğu gözlemlenmiştir. Bu çocukların yetişkin olduklarında depresyona yakalanma oranları da daha yüksektir.

Zeka geni anneden mi geliyor yoksa babadan mı?

Zeka geninin çocuğa anneden mi yoksa babadan mı geçtiği sorusuna da açıklık getiren Central Hospital’dan Çocuk Nörolojisi Uzmanı Dr. Aydan Angay, “Çocuğa zeka geninin anne ya da babadan geçip geçmediği ise en çok merak edilen ve tartışılan konulardan biridir. Zeka kapasitesi tamamen genetik yapı ile alakalıdır ancak zekanın anne veya babadan geçtiğini saptamak genel olarak mümkün değildir.Sağlıklı DNA yapısına sahip bireylerin çocuklarının zekası da buna bağlı olarak iyi olmaktadır. Üstün zekalı kişiler ise genellikle toplum tarafından utangaç ve uyumsuz olarak algılanır. Ancak yapılan birçok araştırma üstün zekaya sahip olanların birçok normal insandan çok daha iyi iş yapabilen, uyumlu ve sevilen kişiler olduğunu ortaya koymuştur. Ayrıca hamilelik öncesinde ve sürecinde sağlıklı ve iyi beslenmek zeka gelişimi ile doğru orantılıdır.” dedi.

Haftada 1 defa mutlaka balık yenmeli

Hamilelik süresince süt, yumurta ve tavuk gibi protein yönünden zengin besinler düzenli olarak alınmalıdır. Karbonhidrat ağırlıklı gıdalar tüketilmeli ve haftada 1 defa mutlaka balık yenmelidir. Balıkta bulunan Omega 3 yağ asitleri, folik asitleri, kalsiyum ve fosfor bebeğin beyin ve sinir sistemi gelişimi için oldukça önemlidir.

Anne sütü şart!

Çocuğun zeka gelişiminde anne sütünün önemine de değinen Central Hospital’dan Çocuk Nörolojisi Uzmanı Dr. Aydan Angay, “Demir eksikliği sebebiyle oluşan kansızlık da çocuğun zeka gelişimini önleyebilir. Bu sebeple mevsim yeşillikleri, fasulye, fındık, pekmez benzeri yiyeceklerin tüketimine özen gösterilmelidir. Ayrıca doğum sonrası çocuğu anne sütüyle beslemek de bebeğin zeka gelişimini üst seviyeye çıkarmaya yardımcı olur. Zeka kapsamlı bir kavram olduğundan anne-babadan geçen genler ve beslenme düzeni haricinde çocuğa yeterli sevgi ve bakım ortamı da sağlanmalıdır. Anne ve babanın çocuğa olan bağlılığı da zeka gelişimini olumlu veya olumsuz yönde etkileyebilen faktörlerden biridir.” diyor.

Çocuğun zekasını geliştirmek için..

Çocukların zekasını geliştirmek için sağlıklı ve düzenli beslenme şarttır. Özellikle ilk çocukluk döneminde beyin gelişimi için alınan gıdaların değeri ve miktarı önemlidir. Bunların haricinde oyun oynamak da çocuğun zekasını geliştiren önemli bir etkinliktir. Düzenli spor yapmak hem fiziki yönü geliştirir hem de beyin gelişimine ve hafızaya olumlu katkı sağlar. Bu sebeple çocuklar yaşlarına ve kapasitelerine uygun spor dallarına yönlendirilmelidir.